لعن
الإبل
139- Deveye Lanet
Okumak
أخبرنا
قتيبة بن سعيد
قال حدثنا
الليث عن بن عجلان
عن أبيه عن
أبي هريرة قال
بينما رسول
الله صلى الله
عليه وسلم في
أناس من
أصحابه إذ لعن
رجل منهم
بعيره فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم من
اللاعن بعيره
قال الرجل أنا
يا رسول الله
قال فأخره عنا
فقد أوجبت
[-: 8764 :-] Ebu Hureyre der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından bir grupla beraber iken
adamın biri devesine lanet okudu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Devesine lanet okuyan kim?" diye sorunca, adam: "Benim ey
Allah'ın Resulü!" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Onu bizden uzak tut, zira laneti üzerine çektin" buyurdu.
Tuhfe: 14146
Bu Hadisi Kütüb-i
Sitte sahipleri içinde sadece Nesai rivayet etmiştir. Ayrıca Ahmed, Müsned
(9522) ve Tahavi, Şerh Müşkili'l-Asar (3540) rivayet etmişlerdir.
أخبرنا محمد
بن معمر بصرى
قال حدثنا عبد
الملك بن
الصباح عن
عمران بن جابر
بصرى عن أبي
قلابة عن أبي
المهلب عن
عمران بن حصين
ان امرأة كانت
على ناقة
فضجرت
فلعنتها فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم القوا
عنها متاعها
فإنها ملعونة
[-: 8765 :-] İmran b. Husayn'ın
bildirdiğine göre kadın'ın biri, bindiği devesi tökezleyince ona lanet okudu.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Devenin üstündekileri indirin!
Çünkü o artık lanetli bir devedir" buyurdu.
Tuhfe: 10883
Diğer tahric: Hadisi
Müslim (2595), Ebu Davud (2561), Ahmed, Müsned (19859) ve İbn Hibban (5740,
5741) rivayet etmişlerdir.
ضرب
البعير
140- Deveye Vurmak
أخبرنا أحمد
بن سليمان قال
حدثنا يزيد
قال أنبأ
زكريا عن عامر
عن جابر انه
كان يسير مع
النبي صلى
الله عليه
وسلم على جمل
فأعيا فأراد
ان يسيبه قال
فلحقنى رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
فدعا له وضربه
قال فسار سيرا
لم يسر مثله قال
أتبيعنيه
بأوقية
والأوقية
أربعون درهما
قال قلت لا قال
أتبيعنيه
بأوقية فبعته
بأوقية
واستثنيته
حملاته إلى
أهلي فلما
بلغنا اتيته
بالجمل فنقدنى
ثمنه ثم رجعت
فأرسل إلي
فقال أترى ما
كستك لأخذ
جملك خذ جملك
ودراهمك فهما
لك
[-: 8766 :-] Cabir der ki: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'le beraber bir yolculukta idim. Devem de
yorulmuştu. Onu orada bırakmak istediğimde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) geldi ve ona dua edip vurdu. Deve öyle hızlı yürümeye başladı ki daha
önce hiç bu kadar hızlı gitmemişti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Onu bana bir ukiyye gümüşe sat" buyurunca, ben: "Hayır"
dedim. Bir daha: "Onu bana bir ukiyye gümüşe sat" buyurunca, Medine'ye
kadar ona binmem şartıyla sattım. Medine'ye vardığımızda deveyi götürüp bir
ukiyye gümüşü aldım ve geri döndüm. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
beni çağırıp:
"Deveni ucuza alıp
seni aldattığımı mı sandın? Deveni de, dirhemlerini de al" diye buyurdu.
Tuhfe: 2341
6188. hadiste tahrici
yapıldı.
ضرب
الفرس
141- Ata Vurmak
أخبرنا محمد
بن رافع قال
حدثنا محمد بن
عبد الله
الرقاشي قال
حدثني رافع بن
سلمة بن زياد
قال حدثني عبد
الله بن أبي
الجعد عن جعد
الأشجعي قال
في بعض غزواته
وأنا على فرس
لي عجفاء
ضعيفة فلحقنى
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم فقال سر
يا صاحب الفرس
قلت يا رسول
الله عجفاء
ضعيفة فرفع
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم مخفقة
كانت معه فضربها
بها وقال
اللهم بارك له
فيها قال فلقد
رأيتني ما
أملك رأسها ان
تقدم الناس
ولقد بعت من بطنها
باثنى عشر
ألفا
[-: 8767 :-] Cuayl el-Eşcai
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in katıldığı savaşlardan
birinde ben de vardım. Zayıf ve cılız olan atıma binmiştim. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana yetişince: "Acele et ey atlı!"
diye seslendi. "Ey Allah'ın Resulü! Atım zayıf ve cılızdır" dediğimde
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elinde olan kırbacı ile at'a vurup:
"Allahım! Bunu ona mübarek kıl" diye dua etti. Bu duadan sonra atım
en başta gitmeye başladı ki onu zor zapteder oldum. O atın doğurduklarından da
onikibin dirhemlik yavru sattım.
Tuhfe: 3247
Bu Hadisi Kütüb-i
Sitte sahipleri içinde sadece Nesai rivayet etmiştir.
التنحي
عن الطريق في
السير
142- Seyir Halindeyken
Yolun Dışına Çıkmak
أخبرنا أحمد
بن سعيد قال
حدثنا إسحاق
يعنى بن منصور
قال حدثنا زهير
عن داود بن
عبد الله
الأودي عن
وبرة أبي كرز
الحارثى عن
ربيعة بن زياد
قال بينما
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يسير إذ
أبصر غلاما من
قريش شابا
منتحيا عن
الطريق يسير
فقال أليس فلانا
قالوا بلى قال
فادعوه قالوا
فدعوه فقال لم
تنحيت عن
الطريق قال
كرهت الغبار
قال لا تنتح
عنه فوالذى
نفس محمد بيده
انه كذريرة
الجنة
[-: 8768 :-] Rabia b. Ziyad
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) seyir halinde iken
Kureyş'ten genç bir çocuğun yolun dışında seyrettiğini gördü. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu filan değil midir?" diye sorunca:
"Evet" dediler. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunun üzerine:
"Onu çağınn" emrini verdi. Onu çağırdıklarında Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Niye yolun dışındagidiyorsun?" diye sordu. Genç
çocuk: "Tozdan rahatsız oldum" cevabını verince, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yolun dışına çıkma. Nefsim elinde olana
yemin olsun ki bu tozlar Cennet tozundandır" buyurdu.
Tuhfe: 3201
Diğer tahric: Hadisi
Ebu Davud, (305) rivayet etti.
أنبأ أبو
داود قال
حدثنا الحسن
بن محمد بن
أعين قال
حدثنا زهير
قال حدثنا
داود بن عبد
الله الأودي
أن وبرة أبا
كرز حدثه انه
سمع ربيعة بن
زياد يقول
بينما رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
يسير إذ مر بغلام
من قريش نحوه
[-: 8769 :-] Rabia b. Ziyad der ki:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) seyir halinde iken Kureyş'ten
genç bir çocuğun yolun dışında gittiğini gördü ... " dedi ve öncekinin
benzerini zikretti.
Tuhfe: 3201
السير
على العنق
143- Tehlike Anlarında
Kontrole Çıkmak
أخبرنا
إسحاق بن
إبراهيم قال
أنبأ وكيع قال
حدثنا شعبة عن
قتادة عن أنس
قال كان
بالمدينة فزع
فاستعار رسول
الله صلى الله
عليه وسلم فرسا
لأبي طلحة
يقال له منذرب
فركبه فرجع
فقال ما رأينا
من فزع فإن
وجدناه لبحرا
[-: 8770 :-] Enes der ki: Medine'de
düşmandan yana bir korku hali oluşunca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Ebu Talha'nın Mendub adlı atını aldı ve kontrol için binip gitti. Geri
döndüğünde: "Korkulacak bir şey görmedik. At'ı da çok hızlı bulduk"
buyurdu.
Tuhfe: 1238
المسألة
عن اسم الأرض
144- Bir Yerin Adını
Sormak
أخبرنا محمد
بن المثنى عن
معاذ بن هشام
قال حدثني أبي
عن قتادة عن
عبد الله بن
بريدة عن أبيه
وكان من
المهاجرين
قال ما كان
نبي الله صلى الله
عليه وسلم
يتطير من شيء
ولكن كان إذا
سأل عن اسم
الرجل فكان
حسنا رأى
البشارة في وجهه
وان كان سيئا
رأى ذلك فيه
وإذا سأل عن
اسم الأرض
فكان حسنا رأى
البشارة في
وجهه وان كان سيئا
رأى ذلك فيه
[-: 8771 :-] Abdullah b. Bureyde,
Muhacirlerden biri olan babasından naklediyor: Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) hiçbir şeyi uğursuz saymazdı. Fakat bir adamın ismini sorduğunda o
kişinin ismi güzelse hoşnutluğu yüzünde görünürdü. Eğer ismi kötü ise yine
hoşnutsuzluğu yüzünde görünürdü. Eğer bir yerin ismini sorduğunda o yerin ismi
güzelse hoşnutluğu yüzünde görünürdü. Eğer o yerin ismi kötü ise yine
hoşnutsuzluğu yüzünde görünürdü.
Tuhfe: 1993
Diğer tahric: Hadisi
Ebu Davud (3920) ve Ahmed, Müsned (22946) rivayet etmişlerdir.